3 Ocak 2014 Cuma

Fransız İnsan Hakları Beyannamesi



FRANSIZ İNSAN VE YURTTAŞ HAKLARI BİLDİRİSİ
3 Eylül 1791

26 Ağustos 1789 İnsan ve Yurttaş Bildirisi şöyle başlar: Ulusal Meclis halinde toplanan
Fransız halkı temsilcileri, toplumların uğradıkları felaketlerin ve yönetimlerin
bozulmasının yegane nedeninin; insan haklarının bilinmemesi, unutulmuş olması ya
da hor görülüp kâle alınmamasına bağlı olduğu görüşünden hareketle; insanın doğal,
devredilemez ve kutsal haklarının resmi bir bildiri içinde açıklamaya karar
vermişlerdir. Öyle ki, bu bildiri tüm toplum üyelerinin hiçbir zaman akıllarından
çıkmasın, sürekli olarak onlara haklarını ve ödevlerini hatırlatsın. Öyle ki, yasama ve
yürütme iktidarlarının faaliyetleri siyasal toplumların amacına uygun olup olmadığı her
an denetlenebilsin ve bu iktidarlara daha çok saygı gösterilsin. Öyle ki, bundan böyle
yurttaşların basit ve tartışma konusu olmayan ilkelere dayanan istekleri hep
anayasanın korunmasına ve herkesin mutluluğuna yönelik olsun. Sonuç olarak Ulusal
Meclis Yüce Varlığın huzurunda ve himayesinde aşağıdaki İnsan ve Yurttaş Haklarını
kabul ve ilan eder:
Madde 1
İnsanlar, haklar yönünden özgür ve eşit doğarlar ve yaşarlar. Sosyal farklılıklar ancak
ortak yarara dayanabilir.
Madde 2
Her siyasal toplumun amacı, insanın doğal ve zamanaşımı ile kaybedilmeyen haklarını
korumaktır. Bu haklar; özgürlük, mülkiyet, güvenlik ve baskıya karşı direnmedir.
Madde 3
Egemenliğin özü esas olarak ulustadır. Hiçbir kuruluş, hiçbir kimse açıkça ulustan
kaynaklanmayan bir iktidarı kullanamaz.
Madde 4
Özgürlük, başkasına zarar vermeyecek her şeyi yapabilmektir. Böylece her insanın
doğal haklarının kullanımı, toplumun diğer üyelerinin aynı haklardan yararlanmalarını
sağlayan sınırlarla belirlidir. Bu sınırlar ise ancak yasa ile belirlenebilir.
Madde 5
Yasa ancak toplum için zararlı fiilleri yasaklayabilir. Yasanın yasaklamadığı bir şey
engellenemez ve hiç kimse yasanın emretmediği bir şeyi yapmaya zorlanamaz. Madde 6
Yasa, genel iradenin ifadesidir. Tüm yurttaşların, bizzat ya da temsilcileri aracılığı ile
yasanın yapılmasına katılma hakları vardır. Yasa ister koruyucu, ister cezalandırıcı
olsun herkes için aynıdır. Tüm yurttaşlar yasa önünde eşit olduklarından,
yeteneklerine göre her türlü kamu görevi, rütbe ve mevkiine eşit olarak kabul
edilirler, bu konuda yurttaşlar arasında erdem ve yeteneklerinden başka bir ayırım
gözetilmez.
Madde 7
Bir kimse, ancak yasanın belirlediği hallerde ve yasanın öngördüğü şekillere uyularak
suçlanabilir, yakalanabilir ve tutuklanabilir. Keyfi emirler verilmesini isteyenler, keyfi
emirler verenler, bunları uygulayanlar ya da uygulatanlar cezalandırılır. Ancak yasaya
uygun olarak yakalanan, yasaya uymaya çağrılan her yurttaş anında itaat etmelidir,
direnirse suçlu olur.
Madde 8
Yasa ancak açık ve zorunlu olarak gerekliliği beliren cezaları koymalıdır ve bir kimse
ancak suçun işlenmesinden önce kabul ve ilan edilmiş olan ve usullüne göre
uygulanan bir yasa gereğince cezalandırılabilir.
Madde 9
Her insan suçlu olduğuna karar verilinceye kadar masum sayılacağından,
tutuklanmasının zorunlu olduğuna karar verildiğinde, yakalanması için zorunlu
olmayan her türlü sert davranış yasa tarafından ağır biçimde cezalandırılmalıdır.
Madde 10
Hiç kimse inançları nedeniyle, bunlar dini nitelikteki inançlar olsa bile, tedirgin
edilmemelidir; meğer ki, bu inançların açıklanması, yasayla kurulan kamu düzenini
bozmuş olsun.
Madde 11
Düşüncelerin ve inançların serbest iletimi insanın en değerli haklarındandır. Bu
nedenle her yurttaş serbestçe konuşabilir, yazabilir ve yayınlayabilir, ancak bu
özgürlüğün yasada belirlenen kötüye kullanılması hallerinden sorumlu olur.
Madde 12
İnsan ve yurttaş haklarının güvenliği bir kamu gücünü gerektirir, bu nedenle bu güç
herkesin yararı için kurulmuştur, yoksa bu gücün emanet edildiği kişilerin özel
çıkarları için değil.
 Madde 13
Kamu gücünün devamını sağlamak ve idarenin masraflarını karşılamak için herkesin
bir vergi vermesi kaçınılmazdır. Vergi tüm yurttaşlar arasından olanakları oranında
eşit olarak dağıtılır.
Madde 14
Tüm yurttaşların bizzat ya da temsilcileri aracılığı ile verginin gerekliliğini belirlemeğe,
vergilemeyi serbestçe kabul etmeye, vergi gelirlerinin kullanılmasını gözlemeye ve
verginin miktarını, matrahını, tahakkuk biçim ve süresini belirlemeye hakkı vardır.
Madde 15
Toplumun tüm kamu görevlilerinden, görevleriyle ilgili olarak hesap sormak hakkı
vardır.
Madde 16
Hakların güven altına alınmadığı kuvvetler ayrılığının yapılmadığı bir toplumda
Anayasa yoktur.
Madde 17
Mülkiyet dokunulmaz ve kutsal bir hak olması nedeniyle, yasa ile belirlenen kamu
ihtiyacı açıkça gerekmedikçe ve adil ve peşin bir tazminat ödenmedikçe, kimse bu
haktan yoksun bırakılamaz.
















Ayferi Göze, Siyasal Düşünceler ve Yönetimler, İstanbul: Beta, 1986. S.564-566.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder